İki deli yolda yürüyormuş |
İki deli yolda yürüyormuş birinci deli; ben gidiyorum susadım demiş ikinci deli; hazır gitmişken benim içinde içiver demiş. birinci deli; tamam deyip gitmiş on dakika sonra gülerek gelmiş. ikinci deli; ne oldu diye sormuş birinci deli; ha hay kendi yerime temiz su, senin yerinede boklu su içtim demiş. |
|
 Birinci vazifen bulaşık, çamaşır ve kocana sahip çıkmaktır.Mevcudiyetinin yegane temeli budur.Kocan en kıymetli hazinendir. Seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek kaynanan ve görümcelerin olabilir. Birgün evliliğini kurtarmak mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için bulaşık ve çamaşırı düşünmeyeceksin. Bu durum elektriğin ve suyun kesildiği anda ortaya çıkabilir.Evliliğine tecavüz etmek isteyen kaynanan görümcelerin ve hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Hayatta kılıbık kocan zor bir ihtimalde olsa da başka bir bayana göz dikmiş olabilir. Aileniz fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey asil Türk kadını işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır. Anasının kuzusu olan kocanı adam etmek senin elindedir. İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst köşesinde saklıdır:):) |
|
Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuşlar. -Temel: "Kaynanamı gömdük."diye cevap vermiş. - Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?" -Temel: "Biraz direndi de." |
|
Öylesine Bir Mektup - Can Dündar |
Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız. Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca? Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine. Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim. Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün. Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım. "Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da. Neler yazmışım diye merakımdan. Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende. Can DÜNDAR |
|

Doğum tarihi: 01.04.1986 Doğum yeri: İstanbul Oynadığı Dizilerden Bazıları : - Cesaretin Varmı Aşka - Kavak Yelleri - Melekler Korusun
 |
|
|
|
<< Başa Dön < Önceki 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki > Sona Git >>
|
Sonuçlar 1 - 9 Toplam: 87 |